Rehberliğe Giriş

10.12.2012 1765

Sevgili öğrenciler,

Gün geçtikçe hayat şartları zorlaşmakta, hayata hazırlık dönemi uzamaktadır. Bu durum, çocukların erken yaşlardan itibaren yoğun bir tempoyla çalışmasını gerektirmektedir. Önce okuma- yazma öğrenmek, sonra yüksek sınav notları almak, sonra da merkezi sınavlardan alınacak yüksek puanlar hedeflenmektedir. İyi bir liseye gitmek ilköğretim öğrencisi için hedef gibi görünse de, aslında sadece ilk adımlardan biridir. 
Bu uzun yolculuğun başındaki öğrencilerimizin sabırla çalışmalarını ve başarılı olmalarını diliyorum. Ancak, okulumuzun değerleri ve şahsi görüşüm, bütün bu sınavların sizleri mutlu ya da iyi insanlar yapmayacağı yönünde. Bir çöpçü iyi ve faydalı biri olabileceği gibi, kötü niyetli bir doktor da olabiliyor. Bu nedenle eğitimli olmak, iyi insan olmaya yetmiyor.

Peki ne yaparak iyi insan olacağız? Nasıl mutlu olacağız? Okulda size asıl kazandırılmak istenen budur. Çevremizi ve kendimizi sahipleneceğiz. Kendimize zarar verecek şeylerden kaçınarak, gücümüzü iyi işler için kullanarak, evimize, ailemize, okulumuza, ülkemize, dünyamıza zarar gelmesin diye uğraşarak, daha iyi hale getirmeye çalışarak sahipleneceğiz. İyi insan olmak için kendimizi başkalarının yerine koyup, ona göre davranacağız.
Öğrencilerden çalışmaları istenir. Burada çalışmaktan kastedilen şey, sadece ders çalışmak değildir. Evde bozuk bir eşyayı tamir etmek, yerdeki çöpü, çöp kutusuna atmak da çalışmaktır.

Maalesef bazı öğrenciler için boş zaman demek, televizyonun karşısında saatler harcamak anlamına gelebiliyor. Bu son derece üzücü bir durum. Boş zamanlarında insanlar dinlenmeyi seçebilir ama dinlenmek demek saatlerce televizyon seyretmek midir? Yoksa bilgisayarda oyun oynamak mıdır? Bizden büyük olan akrabalarımızı ziyaret etmek de bize enerji verir. Çünkü onları mutlu görmek, kendimizi iyi hissetmemize sebep olur. Kitap okumayı zorla yapılan bir iş gibi gören öğrenciler var. Kaç sayfa okuduğunuza değil, ne anlatıldığına dikkat ettiğimizde kitap okumak, son derece dinlendirici bir iştir.

Evimizle ilgili bir işe yardım ederek, spor yaparak da boş zamanlarımızı değerlendirebiliriz. Kendimize şunu sormamız yeterlidir: "Şu an yaptığım şeyin gerçekte bana ne faydası var?" Yıllarca bilgisayar oyunu oynasak, ölene kadar televizyon seyretsek bize hiçbir faydası olmayacak.
İyi insan olmak, kendimizi eğitmek kolay bir iş değil ama aynı zamanda yapılabilecek bir şey. Çünkü hiçbirimiz, doğduğumuz zaman kötü sözler söylemeyi, kavga etmeyi bilmiyorduk. Bunları sonradan öğrendik. Demek ki, kötü alışkanlıklar bizde doğuştan var olan şeyler değil, sonradan öğrenmişiz. Yani istersek, kendimizde beğenmediğimiz şeyler değiştirebiliriz.

Eğitimli olmak veya iyi biri olmak tek başlarına yeterli olmuyor. İyi bir insan olup başkalarına muhtaç durumda yaşamak bizi mutsuz eder, eğitimli olup kötü biri olursak da mutsuz oluruz. O zaman ikisine de ihtiyacımız var. Her insan birbirinden farklıdır. İyi yapabildiğimiz işler var. İşte bu iyi işleri bulup, bu konularda meslekler edineceğiz. Böylece hem ayaklarımız üzerinde durup, hem de iyi biri olarak yaşayabiliriz.
Bu amaçlara ulaşmaya çalışırken zaman zaman ne yapacağımızı bilemediğimiz durumlar olabilir. Böyle durumlarda, anne babalarınızdan ve öğretmenlerinizden destek alabilirsiniz.

"Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen, bir alemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kamil! O senin muazzam varlığın, belki dokuzyüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce alem, o denizde gark olup gitmiştir."  Hz.Mevlana