Veli Bülteni

10.12.2012 1579

"Bana her gün hayatı o armağan etti. Onun kucağı şimşek ve fırtınada sığınağım oldu. Onun kolları beni gençlik aşkımın hüsranından korudu. Onun bilgeliği ve anlayışı yetişkin olarak var olmamı sağladı."

                                                                                                       Nellie Pike Randall

 

BABA VE ÇOCUK

Eşler ve çocuklar, genellikle, babaların kendilerine ayırdıkları zamanın azlığından şikâyetçidirler. "Baba, seni çok özledik.", "Babam, keşke daha az çalışsa...", "Babam, benimle oyun oynasa..." ifadeleri tanıdık geliyor mu? Babalar, her ne kadar yoğun çalışmaktan ya da trafikten şikâyet etseler de,  çocukların anneye ihtiyaçları olduğu kadar babalarının da yakın ilgisine ihtiyaçları vardır.

Aile sistemi içinde yer alan her birey birbirini etkiler. Böyle olmasına rağmen, söz konusu çocuklar olduğunda daha çok, anne-çocuk arasındaki ilişki ve bu ilişkinin her iki taraf için de ne kadar önemli olduğu vurgulanır. Babalar bu etkileşim içinde  sanki unutulmuşlardır.

Babaları tarafından sevilen çocuklar, genelde duygusal açıdan daha dengeli, daha az öfkelenen, benlik algıları daha yüksek ve dünyaya pozitif bir bakış açısı geliştiren çocuklardır.

Baba - çocuk ilişkisini araştıran uzmanlar;  bir babanın, çocuğuna verebileceği en önemli armağanın sevgi ve şefkati olduğunu ve baba şefkatinin; depresyon, madde bağımlılığı ve davranış sorunlarına karşı en iyi önlem olduğunu belirtmektedirler.

Değişen "BABA" Rolü

            Özellikle ekonomik açıdan gelişmiş, evlilik ve aile kurumunun giderek yok olduğu  toplumlarda  "babalık" kavramının zayıflaması, buna bağlı olarak da gençlik sorunlarının kaçınılmazlığından  duyulan kaygı, "babalık"  kavramı konusunda birçok araştırma yapılmasına  neden olmuştur.

            18. yüzyılda, babanın rolü; dini ve ahlaki öğretimi yapmak, çocuğa okuma yazma öğretmek, çocuklarının evlenme kararlarında anahtar rolü üstlenmekti. Endüstrileşme döneminin ortalarında ise baba, ahlak öğretmeni olarak değil; daha çok ekmeği kazanan kişi olarak kabul edilmeye ve yine bu dönemde boşanmalardan sonra çocuğun bakım işi annelere verilmeye başlandı.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra babanın; ahlak öğretmeni, ekmeği kazanan kişi olmasının yanında, erkek çocuk için cinsel model olma rolüne dikkat çekilmeye başlandı. Çocuğun bakımı, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak ise anneler tarafından üstlenilmiş bir görevdi. Babanın çocuk eğitimine katılımı destekleniyordu; ancak annelik ve babalık rolleri arasında kesin bir ayrım söz konusuydu.

Günümüzden 30-40 yıl öncesine baktığımızda, çocuğun yaşamında babanın fonksiyonunun değişikliğe ne kadar uğradığını fark ediyoruz.        

Sosyo-politik, ekonomik, bilimsel nedenlerin kadın erkek rollerini etkilemesi; savaşlar nedeniyle kadınların tek başlarına yaşamlarını sürdürebilme becerilerini geliştirmesi; çalışan anne sayısının artması; özellikle Batılı toplumlarda daha çok sayıda dul erkeğin tek başlarına çocuklarının bakım ve eğitim sorumluluğunu üstlenmeleri; geleneksel aile yapısının çekirdek aileye dönüşmesi; artık, çocuğun bakım ve gelişiminde babalara da önemli görev  ve sorumluluklar yüklemiştir.    

Artık, yenilenen "baba" kavramı, "uzak, duygularını göstermeyen, korkulan otorite" değil; "ev içi sorumlukları paylaşabilen, duygularını gösterebilen, çocuklarıyla ilgilenen, onlara zaman ayıran,  ilgi ve şefkât gösteren erkek" anlamına geliyor. Ancak, aileyi geçindiren; ama evde olmayan babalara da sıklıkla rastlanmaktadır.

Baba ve Bebek İlişkisi

"Babalık", karınızın hamile olduğunu öğrendiğiniz anda başlar. Baba olacağınızı ilk duyduğunuzda neler hissettiniz? Tepkiniz ne oldu? Bir erkeğin, ilk kez baba olacağı haberi karşısındaki tepkisi, kendi çocukluk deneylerine ve anne babasıyla olan ilişkisine bağlıdır. Baba olmanın her erkekte bilinçaltı ve bilinçüstü anlamı  vardır.

                Hamilelik bütün aileyi etkileyen bir süreçtir. Yalnız, anne değil; baba da hamile olur. Araştırmalar; erkeklerin, hamile eşleriyle birlikte hormonal olarak önemli değişiklikler geçirdiklerini göstermektedir. Öyle görünüyor ki; doğa, kadınları fedakâr anne olmaya hazırlarken, erkekleri de iyi baba olmaya hazırlamaktadır.

Babaların prolaktin düzeyinin, bebeğin doğumundan üç hafta önce yaklaşık %20 oranında arttığı; testosteron düzeyinin,  çocuğun doğumundan sonra düştüğü ve östrojen hormonunun  ise babalarda diğer erkeklere oranla fazla olduğu son yıllarda yapılan çalışmalarla tespit edilmiştir. Araştırmacılar, bu hormonal değişikliklerde eşler arasındaki yakın temasın ve etkileşimin etkili olduğuna inanmaktadırlar. Hormonlar, sadece babalığa geçişi kolaylaştırır. Babalığın nasıl tanımlanacağı daha çok, kültürlere bağlıdır.

Hamilelik boyunca erkeğin karısına destek olması,  her ikisinin de  hamileliğe uyum sürecini kolaylaştırıp bu süreçten keyif almalarına   yardımcı olmaktadır.

"Gözünüz aydın efendim, bir kızınız oldu!"

Çocuğun doğumundan önce, anne tarafından karşılanan tüm gereksinimlerine, dünyaya gelmesiyle birlikte babası da ortak olur.

Babaların, çocukların bakımını üstlenmekten kaçındıkları günler geride kaldı. Babalar çocuğun bakımında aktif rol üstlenmeye başladılar. Günümüzde, özellikle Batı toplumlarında babaları tarafından yetiştirilen okul öncesi yaştaki çocukların sayısı günden güne artmaktadır.

Araştırmalar, babaların anneler gibi bebeğin sinyallerini doğru algılayabildiklerini ve  bebeğe yoğunlaşabildiklerini ortaya koymuştur. Önemli olan, babaya böyle bir fırsat verilmesidir. Çocuk yetiştirmede anne ve babanın eşit doğallıkla üstesinden gelebilecekleri yanlar vardır. Çocuğa biberonu vermenin "erkekçe" ya da "kadınca" bir yanı yoktur. Bunun hayvanlar aleminde de örneklerine rastlanmaktadır. Kuşların %90'ında ve balıkların çoğunda yavrulara babalar bakar. Anne ve babalar arasındaki farklılık, cinsiyetten çok ebeveynin bakımı üstlenmesinden kaynaklanmaktadır.

Anneye düşen rolün babanınkinden ayrıldığı durumlar vardır. Bu gibi durumlarda anne ve baba birbirinin yerini tutamazlar. Yetişmekte olan bir çocuğun örnek alabileceği bir "kadın", bir de "erkek" modele ihtiyacı vardır. Anne veya baba, bu rollerin ikisini birden oynayamaz. Çocuk yetiştirirken, sadece babaların yapabileceği bir takım şeyler vardır ki, baba bunu yerine getirmezse anne –ne kadar iyi bir anne olursa olsun– bu görevin üstesinden tam anlamıyla gelemez.

Babanın; bebeğiyle birlikte olması, çocuğuna dokunması, konuşması, oynaması, çocuğuyla ilgili çeşitli kararlara aktif olarak katılması çocuğuyla arasında sıkı bir ilişkinin doğmasına yol açar. Bu da daha sonraki baba - çocuk ilişkisi için çok önemlidir.

Babalarından ilgi gören çocuklar kendi duygularını daha iyi düzenlerler. Bu çocuklar, ayrıca babaları yaşamlarında etkin olmayan çocuklara göre hem daha iyi toplumsal beceri sergilerler hem de okulda daha başarı olurlar.

İlk Bir Yıl Neden Önemlidir?

·         Çocuğun ilk beş yıllık yaşamı, ömrün en önemli yıllarıdır. İlk beş yıl içinde en önemli olanı da birinci yılı kapsayan bebeklik dönemidir. Çocukla ilgilenmek için onun büyümesini beklememek, doğar doğmaz ilişki kurmaya çalışmak çok önemlidir. Yakın fiziksel temasın olmadığı, kucağınıza alıp masal anlatmadığınız yemeğini yedirmediğiniz bir çocukla daha sonra duygusal bir bağ kurmak çok da kolay değildir. Özellikle, 5 yaşına kadar çocukla olumlu ilişki kurmak gerekir.

·         Çocuğun kişiliğinin temelini oluşturan "benlik kavramı"nın önemli bölümü bebekken oluşur.

·         Çocukların yaşam konusundaki temel görüşleri bu dönemde oluşur. Ya temel bir güven ve mutluluk ya da güvensizlik ve mutsuzluk duymaya başlarlar. Çocuğun, dünyaya baktığı ilk gözlüklerin camı bu ortamdır.

·         Çocuğun temel ihtiyaçları (açlık, ısınma, uyku, tuvalet, dokunma, güvende hissetme, kabul görme) zamanında ve uygun bir şekilde  karşılanıyorsa; çocukta güven ve iyimserlik duygularının temeli atılacak ve çocuk potansiyel yeteneklerini en iyi şekilde gerçekleştirmeye yönelecektir.

Zihinsel Gelişime Babanın Etkisi

Yapılan birçok araştırma, baba–çocuk ilişkisinin çocuğun zihinsel gelişimi ve okul başarısını büyük ölçüde etkilediğini göstermektedir.

Babalar, genellikle annelere oranla çocuğun bağımsız davranmasını, çevreyi keşfetmesini daha fazla cesaretlendiren bir tutum içindedirler. Bu, çocuğun zekâsını olumlu yönde etkiler. Babalar çocuklarıyla oyun oynarken ve etkileşimde bulunurlarken kendilerine özgü bir yöntem kullanırlar. Hayal kırıklıklarıyla baş etmeyi özendirir ve becerilerini geliştirmelerine izin verirler.

Babasıyla yakın ve nitelikli bir ilişkiye sahip çocukların okul başarısıyla, zihinsel gelişiminin olumlu etkilendiği tespit edilmiştir. İlgisiz ve aşırı kısıtlayıcı baba ise çocuğun zekâsını olumsuz etkilemektedir.

Çocuğun zekâ gelişimini oluşturan kalıtımsal özelliklerin önemi yok sayılamaz; fakat çevresel uyarıların etkisi de zekâ gelişimini etkileyen önemli bir faktördür. Sosyal uyaranların niteliğinin de çok etkili olduğunu söylemek gerekir. Uyaranların eksik olduğu bir çevrede büyüyen çocukların zihinsel açıdan geri kalması söz konusudur. Baba, çocuğun zihinsel gelişimi için gereken uyaranları sağlayan en önemli bireylerden birisidir. Anne–babalar sadece çocuklarıyla kurduğu ilişkiyle değil, aynı zamanda çevreyi düzenlemeleri ile de çocuğun zekâ gelişiminde etkili olurlar.

Kişilik Gelişimine Babanın Etkisi

Bireyde kişilik özelliklerinin oluşumu, eskiden sadece kalıtımsal faktörlerle açıklanmaktaydı. Oysa, şimdilerde kişilik gelişimini etkileyen başka faktörlerin varlığından söz edilmektedir. Bunlar; kalıtım, aile içinde yaşanan deneyimler ve yaşam boyu karşılaşılan olaylardır.

Benlik algısı, kişilik özelliklerinin temelini oluşturan bir kavram olarak kabul edilmektedir. Benlik algısı, bebeklik döneminden itibaren gelişmeye başlar. Çocuğun kendini önemli bir varlık olarak algılaması için, temel ihtiyaçlarının karşılanması ve ebeveynleriyle sağlıklı bir ilişki kurması gerekir.

Benlik algısı, bireyin kendisi hakkındaki düşüncelerinin ne olduğu ile ilişkilendirilir. Çocuğun fiziksel, duygusal, sosyal özellikleri, istekleri ve başarıları hakkındaki inançları onun benlik algısını olumlu ya da olumsuz etkiler. Çocukların benlik algısını oluşturan sadece kendi düşünceleri ve deneyimleri değildir, aynı zamanda içinde yaşadığı çevrenin düşünceleri ve en önemlisi anne-babasının görüşleridir.

Ebeveynlik sorumluluğunu eşiyle paylaşabilen anneler daha mutlu olurlar ve annelik becerilerini geliştirme şansını bulurlar. Babanın varlığı, anne-çocuk arasındaki ilişkinin daha sağlıklı olmasını sağlar. Eğer, ebeveynler arasındaki ilişki sağlıklı değilse; bazı anneler bu boşluğu doldurmak için bütün ilgi ve sevgisini çocuğa aktarabilirler, bu da çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesini engeller.  

Babaların, Çocuklarının Benlik Algısına Katkıları Nelerdir?

Babanın, çocuğuyla birlikte olduğu sürenin uzunluğundan çok, geçirilen zamanın kalitesi önemlidir.

Babalarından daha az sıcaklık gördüğünü, babalarının kendilerini onaylamadığını, ihmal ettiğini, reddettiğini düşünen çocuklarda olumsuz kişilik değerlendirmesi, duygusal tepkisizlik, tutarsızlık, olumsuz dünya görüşü gibi özelliklere rastlanmaktadır.

Ahlak Gelişimine ve Davranış Sorunlarına Babanın Etkisi

Bir uzman görüşüne göre; ahlaki gelişim, çocuğun ahlaki hareketlerine (dürüstlük, vicdan vb.) rehberlik edecek kuralları kazanma olarak tanımlanmaktadır. Ahlaki davranışın gelişimi üzerindeki babanın etkisinin ne olduğuna ilişkin yapılan çalışmalar sınırlı sayıdadır.

Ahlaki Gelişime İlişkin Teoriler

Çocukta ahlaki gelişimin oluşumunu 4 ayrı kuram, farklı şekillerde açıklamıştır:

1. Psikoanalitik Görüş,

2. Bilişsel Görüş,

3. Sosyal Öğrenme Temelli Görüş,

4. Kişilik Yaklaşımı.

Psikoanalitik Görüşe göre;  Erkek çocuk, yalnızca uygun cinsel rol özelliklerini kazanmakla kalmaz. Aynı zamanda babasının sunduğu ahlaki kurallar ve değerleri içselleştirir. Bu görüşe göre, özellikle erkek çocuğun gelişimi için babanın önemi büyüktür.

Freud, kızlar için de bu gelişim sürecinin erkeklerinkine paralel bir biçimde ilerlediğini söylemektedir. Freud'un görüşüne göre, babalar hem kız hem erkek çocukların ahlaki gelişimi için gereklidir.

Bilişsel Görüşe göre;Piaget, ahlaki gelişimin iki ana aşamasından bahseder. "Dış denetimli ahlak" ve "otonom ahlak". Dış denetimli ahlak olan birinci aşamada, çocuklar ahlaki açıdan gerçekçidir. Kuralların değişmez olduğuna inanırlar. Kurala uyan her şey iyi, uymayan kötüdür.

12 yaş dolaylarında ya da daha erken, kuralların insanlar tarafından konulduğunu ve değişebileceğini fark ederler. Bu nedenle Piaget, ahlaki gelişimde hem ebeveyn, hem de akran ilişkisinin önemini vurgular.

Sosyal Öğrenme Temelli Görüş; Ahlakın davranışsal boyutu ile daha çok ilgilenmektedir. Yalan söyleme, aldatma, çalma gibi görünen davranışlarla uğraşırlar. Bu görüşe göre şu andaki ahlaki davranışlar kişinin daha önceki deneyimlerine ve öğrenmelerine dayanır. Burada ödüllendirme ve model almanın önemi büyüktür. Model almada ise çocuk yalnızca başkalarının davranışlarını gözlemler. Ebeveynler, çocuk üzerinde ancak model olarak etkili olabilirler. 

Kişilik Yaklaşımı Görüşüne göre; Ahlaki karakterin biçimlenmesi açısından çocukluk dönemi çok önemli bir zaman dilimidir. Çocuğun sosyalleşmesinde ebeveynler temel bireyler olduklarından çocukların ahlaki gelişimi açısından da önemli görevleri vardır.

Anne ya da babanın, çocuğun ahlaki gelişimine yardımcı olabilecek 4 davranışı vardır:

Çocuğa model olur.

Çocuğu disipline eder. Bazı davranışları cesaretlendirirken bazı davranışlar engeller.

Çocuğun duygusal gereksinimlerini karşılar.

Çocuk ve sosyal ortam ile ilişkiyi sağlar. Hem toplumun istek ve beklentilerini eve getirir hem de sosyal ortamda kendi statüsü çocuğa da bir statü sağlar.

Ahlaki davranış yönünden yapılan çalışmalarda, babanın tutumunun önemli olduğunu gösteren sonuçlar elde edilmiştir. Öncelikle, tutarsız davranış sergileyen babaların (hoşgörü ve otoritede abartılı) çocuklarının çalma ve aldatma gibi davranışlara eğilimli oldukları bulunmuştur. Yine başka bir çalışma sonucunda, nazik davranışlar sergileyen çocukların sıcaklık ve şefkat gösteren baba modellerine sahip oldukları tespit edilmiştir. İki çalışmada da suçlu gençlerin babaları tarafından sıklıkla cezalandırıldıkları bulunmuştur.

Birçok araştırmada, ergenlerde var olan madde bağımlılığı, depresyon, anksiyete, davranış bozukluklarıyla zayıf baba-çocuk ilişkisi arasında kuvvetli bir ilişki bulunmuştur.

Ayrıca, kaygı bozuklukları, obsesif-kompülsif davranış sorunları yaşayan çocukların babalarının, aşırı koruyan, eleştiren ve mükkemmeliyetçi babalar oldukları tespit edilmiştir.

Cinsel Rol Gelişimine Babanın Etkisi

Cinsel gelişim sürecine bakıldığında, babanın etkisinin önemli olduğu görülür. Baba toplumsal değerler tarafından belirlenmiş erkek ve kadın kavramını aktaran birinci kişidir. Elbette çocuk, cinsiyetini belirleyici bir biyolojik yapıyla dünyaya gelir. Bu cinsel kimlik gelişiminin birinci önemli etkenidir. İkinci önemli etken ise çocuğun büyüdükçe ortaya koyduğu cinsiyetine uygun davranışlara yakınındaki yetişkinlerin verdiği onaylardır.

Çocuklar, 1 yaş sonrası cinsel kimlik yönelimlerini göstermeye başlarlar. 1-3 yaş cinsel kimlik yönelimleri için önemli dönemdir. Çocuklar, özellikle bu yaşlar arasında kendi cinsinden ebeveyni gözleyerek özdeşim kurmaya başlarlar. Kendi cinsinden ebeveynin çocuğun yakınında, çocuğun ihtiyaç duyduğunda ulaşabiliyor olması, çocuğun özdeşim kurmasını kolaylaştırır. Çocuğun, ebeveyni ile özdeşim kurabilmesinin bir etkeni daha vardır. Bu, ebeveyn ile çocuk arasında kurulacak iletişim şeklidir. Aralarında doğal, samimi ve şefkate dayalı bir iletişim mevcutsa, çocuğun özdeşim modeli olarak kendi cinsinden ebeveyni seçmesini kolaylaşacaktır.

Cinsel rol gelişimi, ilk çocukluk döneminin ardından ergenlik döneminde de kendini gösterir. Ergenlik dönemindeki genç, ilk çocukluk yıllarında edindiği cinsel yönelime uygun davranışları sergilemeye ve bu davranışları pekiştirmeye başlar. Bu davranışların pekiştirilmesi ise ömür boyu sürer.

            Ergenler, cinsel kimlik gelişimiyle beraber, cinsiyetlerinin çok ön plana çıkmasından rahatsızlık duyarlar. Aynı rahatsızlığı ebeveynler de yaşar. Bu süreci her iki tarafın rahat karşılayabilmesi, ebeveynin ergene karşı tavrıyla yakından ilgilidir. Ergen; cinsiyetini kabullenen, sorduğu soruları yanıtlayan bir tavır gördüğünde, içinde bulunduğu gelişim sürecini daha kolay karşılar. Aynı zamanda, sorularına yanıt bulduğu için dışarıdan alabileceği yanlış cinsel bilgilere yönelmez. Her ailenin kendine ait değer yargıları ve anlayışı vardır. Bu anlayış çerçevesinde ergenin sorduğu sorulara cevap vermek gerekir.

Erkeksi (maskülen) Davranışın Gelişimi

Erkek çocuk, 3-4 yaşlarındayken annesiyle arasında özel bir ilişki olmasını ister. Babayı annesinin sevgisini elinden alacak, annesiyle arasındaki ilişkiyi bozacak rakip olarak görür ve kıskanır. Bu dönemde çocuk kıskandığı kişiyle rekabete girer ve o kişinin davranışlarının provalarını yaparak model alır. Baba, bu dönemde çocuğundan uzaklaşmak yerine onu dinlemeye ve anlamaya dönük bir yaklaşım sergilerse, bu olumlu iletişim çocuğun, babayı model almasını kolaylaştırır.

 Erkek Çocuğun Cinsel Rol Gelişimini Etkileyen Faktörler

Babanın oğluyla sıcak ve şefkatli bir ilişki kurması,

Babanın güçlü olması ve çocukla ilgili alınacak kararlara katılması,

Aile içinde, babanın dış dünyada olduğu kadar etkin olması ve oğlunu da etkin olması için desteklemesi,

Babanın çocuk için model olması ya da aile içinde çocuğun model alabileceği bir erkek olması,

Çocuk tarafından en çok taklit edilen model, değerleri kontrol eden kişidir. Bu sebeple babanın değerleri kontrol etmesi,

Erkek çocuğun, babaya benzerliği sözel olarak ifade edilmesi ve ödüllendirilmesi,

Babanın, anne tarafından olumlu algılanması ve yansıtılması.

Erkek Çocuğun Özdeşim  Modeli Olarak Annesini Seçmesinin Nedenleri Nelerdir?

Bazen, erkek çocuk baba ile özdeşleşemeyerek anne ile özdeşleşebilir. Bunun farklı sebepleri olabilir. Bunlar, babanın; erkek çocuğuyla ilişki kuramaması,  aşırı ve baskıcı olması, ödüllendirmekten çok cezalandırıcı ve kırıklığa uğratıcı olması ve baba kaybı sebebiyle baba modelinin yerine geçebilecek bir erkek yetişkinin olmaması olabilir. Bunlar erkek çocuğun annesini model almasının sebepleri olabilir.

            Bazen de ailede annenin çok baskın olması erkek çocuğun anneyi özdeşim modeli olarak seçmesine neden olabilir.

Model alma, ancak olumlu ve doyum sağlayan bir baba çocuk ilişkisiyle gerçekleşebilir.

Kadınsı (feminen) Davranışın Gelişimi

Kız çocuk da 3-4 yaşlarında babası ile yakın bir ilişkinin olmasını ister. Anneyi bu ilişkiyi tehdit edici görür ve kıskanır. Kız çocuk, bu dönemden annesine karşı olumsuz duygularını bastırarak ve annesiyle özdeşim kurarak çıkar. Bu dönemde de baba aktif rol oynamaktadır. Baba annenin beğendiği yönlerini ön plana çıkarırsa; kız çocuk kıskandığı annesinin övülen davranışlarını model alır. Ayrıca, karşı cinsle ilişkileri hakkındaki ilk bilgileri anne-baba ilişkisini gözlemleyerek öğrenir. Anne-baba arasındaki olumlu ilişkiyi gözlemleme şansı olan kız çocuklarının karşı cinsle uyum gösterebilme becerileri daha kolay gelişir.

Kız çocuğun yetişkinlikte karşı cinsle rahat iletişim kurması, babası ile olumlu ilişkisinden kaynak alır. Baba ile olumlu ilişki, kız çocukların ergenliklerini daha rahat geçirmelerini sağlar.

Babanın kız çocuğuna karşı olumsuz yaklaşımları, kız çocuğunun yetişkinlikte erkeklerle yakın ilişkiye girme ve evlilik konusunda sıkıntı yaşamasına sebep olabilir.

Kız çocuğun Cinsel Rol Gelişimini Etkileyen Faktörler

·         Babanın şefkâtli, yakın, kabul edici; ama aynı zamanda da yetkin ve kurallı olması,

·         Babanın, kızında sıcak ve şefkâtli davranışı ödüllendirmesi,

·         Çocuğun cinsiyetine uygun davranışlar göstermesi, cinsine uygun davranışlarının anne ve baba tarafından onaylanması,

·         Annenin özellikle sıcak davranması,

Çocuğun anne babasından birinin ya da her ikisinin de uygun model olması.

Baba Yoksunluğu ve Çocuğa Etkileri

Daha önce belirttiğimiz gibi "Baba Yoksunluğu" model alınacak bir babanın olmayışı bakımından önemlidir. Ama, bunun yanında baba yoksunluğu yalnızca baba kaybı olarak düşünülmemelidir. Boşanma ve babanın duygusal olarak çocuğunun yanında olmamasına da baba yoksunluğu olarak bakılabilir. Ebeveynler anlaşamadığında boşanmayı tercih edebilir. Bununla beraber boşanmış eş olmak boşanmış baba olmak anlamına gelmez. Boşanan eşler çocuklarının hem duygusal ihtiyaçlarını hem maddi ihtiyaçlarını giderecek şekilde sorumluluklarına sahip olmalıdır. Kendi hayatlarını düzenlerken çocuktan bağımsız bir hayat kurmamalı, çocuğun da fikri alınmalıdır. Diğer eşe olan yaklaşım kötüleme ve sorgulama şeklinde olmamalıdır.

Çoğu baba, çocukların "baba ihtiyaçlarını" fark etmez ve bilmez. Oysa çocuk, babasını yanında bulduğunda, kendini emniyette ve korunmuş hisseder. Babanın; yokluğu, ailede etkin olmaması ya da ilgisizliği çocuğun kişilik yapısını ve beden sağlığını büyük ölçüde olumsuz etkileyebilir. Hatta, bazı uyum ve davranış bozukluklarına neden olabilir.

Ayrıca, baba yoksunluğunda, cinsel kimlik gelişiminin olumsuz etkilenmesi, antisosyal olaylara eğilim, sıkılganlık, içine kapanıklık ve uyum sorunları, anne- çocuk ilişkilerinde zedelenme, gençlik sorunları ve okul başarısında düşme görülebilir.

Baba Yoksunluğunun Çocuğu Etkileyiş Düzeyi;

·         Baba yoksunluğunun nedenine,

·         Çocuğun yaşına ve cinsiyetine,

·         Annenin eşinin yokluğuna gösterdiği tepkiye,

·         Anne-çocuk etkileşiminin kalitesine,

·         Çocuğun yapısal özelliklerine,

·         Ailenin sosyo-ekonomik statüsüne,

·         Baba yoksunluğu oluşmadan önceki baba çocuk ilişkisinin kalitesine,

·         Babanın yerine geçebilecek bir modelin var olup olmamasına göre değişir.

Babalara Çocuklarıyla Sağlıklı Bir İletişim Geliştirebilmeleri İçin Öneriler

"Ben iyi bir baba mıyım, mükemmel bir baba olmak için neler yapmam gerekir?" diye kendinize soruyor olabilirsiniz. Mükemmel değil; ancak mutlu, keyifli ve iyi anne-baba olunabilir. Bunun için sabır, araştırma ve sevgi gerekir. Önemli olan çocukları yetiştirirken anne-babanın ellerinden geleni yapması ve buna inanmasıdır.

Günlük yaşamın içinde espriyi yakalamaya çalışın! Bu, eşiniz ve çocuğunuz için de rahatlatıcı olur.

Sadece korkulan, saygı duyulan, mesafeli bir baba olmaya çalışmayın! Bunun tam tersi  tutum da boşluk yaratabilir. Çocuklarınızı koşulsuz severken aynı zamanda sınırları, belli bir ortam sunmaya çalışın! Çünkü, kuralların olmadığı  baba – çocuk iletişiminde disiplin unsurunu da unutmamak gerekir. Çocuklarla iletişimde ortamlar çocuklara güvensizlik duygusu yaşatır.

İşlerinizin yoğun olması evinize ve ailenize az zaman ayırmanız, sizin ilgisiz bir baba olduğunuzu göstermez. Önemli olan, kısıtlı zaman dilimleri içinde bile kaliteli zaman geçirebilmektir.

Çocuklarınızın özel günlerinde (doğum günü, okul müsameresi veya spor etkinliği) her zaman yanında olmaya çalışın! Çünkü, bu tür özel günlerin tekrar yaşanması söz konusu olmayacak.

Çocuklarınızı övmeyi unutmayın! Övgü, gerçekten samimi bir şekilde dile getirildiğinde insanı motive eden çok etkili bir yoldur.

Çocuğunuzla ilişkinizin büyük bir bölümü ortak olarak zevk aldığınız zamanları içeriyorsa, doğru yoldasınız demektir. Bunun için; birlikte maça gitmek, balık tutmak, spor yapmak, ders çalışmak, sinemaya gitmek,  ergenlik çağındaki çocuğunuzun ilgi alanlarıyla ilgili bilgi sahibi olmak ve örneğin sevdiği müzik topluluğunun bir-iki şarkısını dinlemek ya da konserine gitmek vs.

Babaların, çocuklarını kendi iş yerlerine götürerek bir günlerini nasıl geçtiğini onlara göstermesi karşılıklı anlayışı geliştirecektir. Babanın kendi iş yerine çocuğunu götürülerek yaşına uygun görevler vermesi, onda güven ve sorumluluk duygusunun gelişmesini destekler.

Çocuklarınıza, kendiniz için hayatta önemli olan değerlerin neler olduğunu her fırsatta anlatın ve aktarın!

Çocuklarınıza kendi çocukluk dönemlerinizde yaşadıklarınızı ve kendi büyüklerinizden almış olduğunuz önemli dersleri aktarmak için fırsatlar yaratın!

Ebeveynler teke tek, çocukla kaldıklarında üçü bir arada olduklarından daha fazla etkileşime geçmektedirler. Bu nedenle, çocuğunuzla tek başınıza zaman geçirmeye özen gösterin!

Çocuğunuzun okulunda öğretmenleri ve rehber öğretmenleriyle  yapılan görüşmelere, dönemde en az bir kere katılmaya özen gösterin.

"BABA OLMAK", gerçekten çok kolay bir iş değildir. "Babalık" öğrenilebilir bir beceridir; fakat istemek de çok önemlidir.

KAYNAKÇA

Abrams, D. C. (2002) Baba Doğası: Modern Bir Baba Nasıl Olur? Güncel Psikoloji ve Psikiyatri Dergisi. Sonbahar. S.38-45.

Çeker, N. S. (2003) Baba ve Çocuk. Rehber Dergisi. Eylül. S.20-21.

Güngörmüş, O. (1990) Ana-Baba Okulu. Remzi Kitabevi.

Güngörmüş, O. (1998) Baba ve Çocuk Basılmamış Tez Araştırması.

Güngörmüş, O. (1989) Baba Yoksunluğunun Çocuğun Gelişimine Etkisi. Yaşadıkça Eğitim Dergisi. Ağustos. S.13-14

Orvin, G. H. (1997) Ergenlik Çağındaki Çocuğunuzu Anlamanın Yolları. HYB Yayıncılık.

Öz, İ. (2005) Anne-Baba Olma Sanatı. Alfa Yayınları.

Parson, R. (1997) Altmış Dakikalığına Baba. HYB Yayıncılık.

Reid, F.T. (2003) Unutkan Erkekler "Hadileyen" Anneler. Sistem Yayıncılık.

Saygılı, S., Çankırılı, A. (2005) Babacığım Neredesin?. Elit Yayınları.

Yargıcı, S. (2003) Babalık Sanatı. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bülteni. Mart. S.39-41.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI

BİRİMİMİZ

•   Çağdaş rehberlik modellerinden yararlanan,

•   Okullarımızın gereksinimlerine göre planlı çalışan,

•   Öğrenci merkezli,

•   Hedef kitleye en iyi hizmetle ulaşmayı hedefleyen bir birimdir.

AMACIMIZ

•   Önleyici ve gelişimsel rehberlik uygulamaları.

•   Öğrencilerimizin karşılaştıkları güçlükler ile başa çıkabilmeleri için gerekli donanıma sahip, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmelerine destek sağlamaktır.

ÇALIŞMALARIMIZ

•   Ekip çalışması,

•   Birimlerarası bilgi akışı,

•   İdari kadro ve öğretmenlerle yardımlaşma,

•   Velilerle işbirliği,

•   Sürekli öğrenci takibi.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ UYGULAMALARI

•   Oryantasyon çalışmaları,

•   Organizasyon ve koordinasyon çalışmaları,

•   Öğrenci tanıma çalışmaları,

•   Mesleki Rehberlik çalışmaları,

•   Projeler,

•   Etkinlikler,

•   Psikolojik danışma çalışmaları.

ORYANTASYON ÇALIŞMALARI

•   MEF Okullarına yeni başlayan öğretmenlere yönelik,

•   Yeni öğrencilere yönelik.

ORGANİZASYON VE KOORDİNASYON ÇALIŞMALARI

•   Yıllık plan ve programlar,

•   Tüm öğretmen ve yöneticilerle işbirliği,

•   Toplantılar,

•   Sınıf öğretmenleri için dosyaların oluşturulması,

•   Öğrenci dosyalarının oluşturulması.

ÖĞRENCİ TANIMA ÇALIŞMALARI

•   Tanıma tekniklerinin uygulama ve değerlendirilmesi,

•   Rehberlik bilgi sisteminin oluşturulması,

•   Öğretmen, yönetim ve veli ile işbirliği.

MESLEKİ REHBERLİK ÇALIŞMALARI

•   Öğrencilerin kendilerini tanımalarına yönelik çalışmalar,

•   Öğrencilerin meslekleri tanımalarına yönelik çalışmalar.

PROJELER VE ETKİNLİKLER

•   Toplumsal Hizmet Çalışmaları

•   Veli paylaşım grup çalışmaları

•   Etkinlikler

PSİKOLOJİK DANIŞMA ÇALIŞMALARI

•   Öğrencilerle bireysel ve grup danışmanlığı,

•   Aile ile bireysel ve grup görüşmeleri,

•   Öğretmenler ve yönetim ile bilgi paylaşımı.

ANAOKULU

ÖĞRENCİLERE  YÖNELİK ÇALIŞMALAR

•    Yetenek ve ilgilerini fark etmelerine yönelik bireysel olarak "TIMI" resimlerinin uygulanması,

•    Arkadaş ilişkileri, grup içinde arkadaşları tarafından algılanışları amacıyla "Kimdir Bu?" ve "Sosyometri" tekniğinin uygulanması.

Grup Çalışmaları

•    Sosyal Beceri Geliştirme

•    Duygularımız

•    Gelişim Destek

Toplumsal Hizmet Projeleri

•   Öğrencilerin paylaşma davranışını kazanmalarına yönelik "Oyuncağımı Paylaşıyorum" projesi

•   Toplumsal duyarlılık kazanmaları ve tek başına bir birey olmadıklarını fark etmeleri amacıyla "Dilek Ağacı" projesi

•   İhtiyaçlarını fark edip yardım isteme becerilerini geliştirmek için "Yardıma İhtiyacım Var" projesi

ÖĞRETMENLERLE İŞBİRLİĞİ YAPILAN ÇALIŞMALAR

•   Veli – öğrenci profili ile ilgili bilgilendirme amacıyla bilgi formlarının verilmesi,

•   Eğitim ortamı için gerekli desteğinin verilmesi.

İLKÖĞRETİM 1.-2.-3. SINIFLAR

ÖĞRENCİLERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

 Sınıf içinde ele alacağımız konular

•   Öğrencileri tanıma teknikleri,

•   Kendini yönetme,

•   İletişim, arkadaşlık ilişkileri,

Duyguları tanıma, ifade etme ve yönetme,

Sorumluluk,

Dikkat ve konsantrasyon,

Farklılıklara saygı ve hoşgörü,

Hayır deme becerisi,

Zaman yönetimi,

Olumlu benlik algısı geliştirme,

Sosyometri çalışmaları

Yaratıcı sorun çözme,

Meslekleri tanıma,

•   İşbirliği,

•   Yardım isteme, yardım etme,

•   Sorgulama üniteleri kapsamındaki etkinlikler,

•   Cinsel eğitim,

•   4. sınıfa hazırlık bilgilendirmesi.

Etkinlikler

•   Arkadaşça Oyunlar

•   Bil-Bul

•   Yaratıcılık

•   Pırıltılı Keşifler

•   Duygularımı Yönetiyorum

•   Oto-MOTİV

Projeler

•   Akran Dayanışması Projesi

•   Toplumsal Hizmet Projeleri

•   Oyuncaklarımı Paylaşıyorum Projesi

•   Kitaplarımı Paylaşıyorum Projesi

ÖĞRETMENLERLE İŞBİRLİĞİ YAPILAN ÇALIŞMALAR

•   Öğrenci motivasyon çalışmaları,

•   Akademik danışman öğretmen eğitimi,

•   Zümre Toplantıları,

•   Öğretmenlerle ve yöneticilerle öğrenci gelişimlerini değerlendirmeye yönelik görüşmeler ve toplantılar yapılması.

VELİLERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

•   Tüm velilerle bireysel görüşmeler,

•   Veli Paylaşım Grupları,

•   Gülen Yüzler Projesi,

•   Öğrencilerin yetenek alanlarının velilerle paylaşılması,

•   Veli bültenleri,

•   Ana-Baba Okulu.

İLKÖĞRETİM 4.- 5. SINIFLAR

ÖĞRENCİLERE  YÖNELİK ÇALIŞMALAR

 Sınıf içinde ele alacağımız konular

•   4. ve 5. sınıfa yeni katılan öğrencilerin uyum çalışmaları,

•   Okul kuralları,

•   5. sınıf öğrencileri ile rehber öğretmenin tanışması,

•   Öğrenciyi tanıma teknikleri,

•   Hedef belirleme,

•   Motivasyon ve ders çalışma teknikleri,

•   5. sınıflarda sosyal bilgiler sorgulama ünitesi 'Adım Adım Türkiye' ile ilgili rehberlik çalışmaları,

•   4. sınıflarda sosyal bilgiler sorgulama ünitesi 'Yaşadığımız Yer' ile ilgili rehberlik çalışmaları,

•   Arkadaşlık ilişkileri ve işbirliği kavramları,

•   İletişim ve çatışma çözme,

•   Öğrencilerin ilgi ve meraklarının belirlenmesi,

•   Mesleklerle ilgili bilgilenmeleri,

•   Zamanı planlaması,

•   Öğrencilerin yetenek alanlarının gözlemlenmesi,

•   4. ve 5. sınıflarda fen bilgisi sorgulama ünitelerine uygun rehberlik çalışmaları,

•   Duygu ve düşüncelerin oluşumu ve ifadesi,

•   Yaratıcılık çalışmaları,

•   Benlik algısı,

•   Cinsel eğitim,

•   6. sınıf bilgilendirmesi.

Etkinlikler

•   Arkadaşça oyunlar

•   Pırıltılı keşifler

•   Yaratıcılık

•   Bil-bul

Projeler

•   Akran Dayanışması Projesi

•   Toplumsal Hizmet Projeleri

•   Oyuncaklarımı Paylaşıyorum Projesi

•   Kitaplarımı Paylaşıyorum Projesi

•   Dilek ağacı Projesi

ÖĞRETMENLERLE İŞBİRLİĞİ YAPILAN ÇALIŞMALAR

•   Öğrenci motivasyon çalışmaları,

•   Akademik Danışman eğitimi,

•   Zümre Toplantıları,

•   Öğretmenlerle ve yöneticilerle öğrenci gelişimlerini değerlendirmeye yönelik görüşmeler ve toplantılar yapılması.

VELİLERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

•   Tüm velilerle bireysel görüşmeler,

•   Veli Paylaşım Grupları,

•   Öğrencilerin yetenek alanlarının velilerle paylaşılması,

•   Veli bültenleri,

•   Ana-Baba Okulu.

İLKÖĞRETİM 6.-7.-8. SINIFLAR

ÖĞRENCİLERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

•   Mesleki olgunluk ve mesleki gelişim düzeylerini destekleyici çalışmalar,

•   Motivasyon Çalışmaları.

Sınıf Öğretmenleri Uygulamaları

•   Sınıf Şube Rehber Öğretmenleri için "Sınıf Öğretmenliği Dosyaları" hazırlanması.

•   Kendini Tanıma

•   Motivasyon

•   Meslekleri Tanıma

•   Mesleklerle kendisi arasındaki paralel ve farklı yanları bulma

Etkinlikler

•   BilinçART'ı Yaklaşımlar

•   Bil-Bul

Toplumsal Hizmet Projeleri

•   Öğretmen Asistanlığı Programı,

•   Toplumsal duyarlılık kazanmaları amacıyla "Toplumsal Hizmet Projeleri"

•   Dilek Ağacı

•   Kitabımı Paylaşıyorum

•   Kitapların Sesi

VELİLERE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

•   Veli Paylaşım Grup Çalışmaları

•   Baba ve Ergen

•   Bireysel görüşmeler

•   Veli Katılım Programı

•   Veli Bültenleri

•   Ana-Baba Okulu